28 Şubat 2009 Cumartesi




Anıl fıstığa bayıldı...Banyo yapışıyla çıldırdı...
Ağzıyla leblebi, elleriyle elma yedirdi...Çok eğlendik.Teşekkürler fıstık ve kuzen:))

HAVUÇ TATLISI...

Yarım kilo havucu rendeledim.Tencereye koydum.Üzerine 1 su bardağı toz şeker ekledim.Pişirdim.Havuç soğurken yarım paket petibör bisküvisini ezerek un haline getirdim.Bu karışıma ekledim.Ufak parçalar yapıp.Hindistan cevizine ve dövülmüş cevize batırdım.
Afiyet olsun...




27 Şubat 2009 Cuma


Bugün parkta bu minik uğur böceğiyle karşılaştım.Ve sonra dedim ki kendime sen bugün bir haber alıcaksın.Eve bir geldim postacı bu güzel zarfı uzattı bana...Bayıldım ben bunlara.Harikalar.Ellerine sağlık smilenam çok teşekkür ederim canım.İçten mektubun içinde sağol...
Ben de sana bir şiir yazdım.Kabul edersen eğer;
Samimi ve özel bir insandır kendisi...
Elleri sihirli sanki...
Muhteşem kalbi ve güzelliğiyle...
Rengarenk esintisiyle...
Aklımla,gönlümle kabul ettiğim harika kadın...İyi ki varsın:))Hayatımdasın:))

''Dünle birlikte gitti düne ait ne varsa,bugün yeni şeyler söylemek lazım.''(Mevlana Celaleddin Rumi)

PATATES PÜRESİ...

Patatesleri haşladım.Rendeleyip,ezdim.Bir miktar yağı tencereye koydum.Isınınca üzerine rendelediğim patetesleri koyup,karıştırdım.1 su bardağı sütü ekleyip karıştırdım.Tuzunu ekledim.Afiyet olsun.

BİR MASAL GİBİ...

Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diyeacele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu...
Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi yerinde bir posta kutusu numarası vardı. Bir ipucubulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek için zarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım. Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda, özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve "Sevgili Michael" diye başlıyordu.. Ve "Annesi yasakladığı için onu bir daha göremeyeceğini" anlatarak devam ediyor.. "Ama sakın unutma, seni daimaseveceğim" diye bitiyor.. İmza.. Hannah!..
Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubun yazıldığı kişinin birinci adları vardı. Eve gider gitmez hemen telefon idaresini aradım.Görevli kisi, kendisine bildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasını vermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi. Fakat ısrarım karşısında: "Belki, size yardımcı olabilirim" dedi. "Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlarKabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin.." dedi. İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi.. "Bağlıyorum efendim." Telefonda, karşıdaki hanıma "Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını" sordum. "Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir aileden aldık" dedi. "Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?.." "Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı. Oradan takip ederseniz, belki adres bulursunuz.." deyip bana huzurevinin adını verdi.. Hemen aradım.. Yaşlı anne yıllar önce ölmüş.. Ama kızına ait eski bir telefon numarası var. Belki ordan bilirlermiş.. "Bunların hepsi aptalca aslında" dedim kendi kendime.. İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önceyazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramak için bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradım numarayı.. Bir kadın "Şimdi Hannah'nın kendisi bir huzurevinde" dedi ve numarayı verdi. Hemen orayı çevirdim.. Ses;"Evet, Hannah burda yaşıyor" dedi.. Saat ona geliyorduama hemen yola çıktım, Hannah'yı görmek için.. Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda.. Gümüş saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın.. Gözlerinin içi ışıl ışıl ama.. Anlattım olanları.. Cüzdanı ve mektubu gösterip.. Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve "Genç adam" dedi,"Bu mektup, Michael ile son kontağımdı.. Onu öyle seviyorum ki.. Sean Connery gibi yakışıklıydı.. Hani şumeşhur aktör.. Ama ben 16 yaşındaydım.. Çok küçüğüm diye annem kesinlikle izin vermedi.." Derin bir nefes daha.. "Michael Goldstein harika bir insandı. Eğer bulabilirseniz ona söyleyin lütfen.. Onu hep düşündüm.. Hep.." Bir ufaksessizlik.. Bir derin nefes daha.. "Ve onu hep sevdim.."İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden.. "Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadım ki.." Hannah'ya teşekkür edip odadan çıktım. Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız "Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size" dedi.." Hiç değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim" dedim.. Cüzdanı elimde sallayarak.. O sırada yanımda dikilip duran hademe bağırdı.. "Hey baksana.. Bu Bay Michael'ın cüzdanı.. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerde görsem tanırım.. Cüzdanını hep kaybederdi zaten.. Üç kere ben buldum, koridorlarda.. "Michael sekizinci katta yaşıyordu.. Ok gibi fırladım tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi. Michael elini arka cebine attı, hızla.. Sonra sevinçle "Evet bu benim cüzdanım" dedi. "Öğleden sonraki yürüyüş sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum.""Hiçbirşey borçlu değilsiniz" dedim. "Ama özür dilerim.İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum." "Mektubu mu okudun?" "Sadece okumakla kalmadım.Hannah'yı da buldum.." "Buldun mu? Nerde? İyi mi?Hala eskisi gibi güzel mi. Söyle, lütfen söyle.." "Çok iyi.. Hem de harika" dedim, yavaşça.. "Bana onun telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım."Elime sımsıkı sarıldı.. "O benim tek aşkımdı.. Onu öyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektup geldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti." "Bay Goldstein" dedim.. "Gelin benimle.." Asansörle üçüncü kata indik.. Odanın kapısı açıktı. Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu.. Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu.. "Hannah"dedi.. "Bu bay'ı tanıyor musun?" Gözlüklerini ayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden.."Michael" dedi, Michael, kapıda, kısık sesle.. "Hannah.. Ben Michael.. Beni tanıdın mı?.." "Michael" diye yutkundu Hannah. "İnanmıyorum..Bu sensin. Benim Michael'ım." MichaelHannah'ya doğru yürüdü yavaşça. Sarıldılar. Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı.."Gördün mü, bak?" dedim "Yaşamda, yaşanması gereken herşey, er ya da geç, birgün kesinlikle yaşanacaktır."
***
Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar. Pazar günü bir nikah vardı.. Gelebilir miydim?Harika bir nikah töreni idi. Hannah ve Michael beni nikah şahidi yaptılar üstelik. Hannah açık bej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael de lacivert takımı içinde hala çok yakışıklı.. Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi…
Aşklarını onsekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan 76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahında keşke siz de bulunsaydınız… Altmış yıl önce bittiği sanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığıyerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız.
Çeviren: Nuray Bartoschek

26 Şubat 2009 Perşembe

TURP OTU SALATASI...

Kök kısımlarından otu ayırın.Her bir dalı ,şöyle parmaklarınızla yapraklarını sıyırın,illaki bütün yaprakları sıyırmanız gerekmiyor,maksat kart olan yapraklar gitsin,körpe ve kısa olanlar kalabilir.
Bol suyla yıkayın.Kumları çok olur.
Daha önceden kaynattığınız suya biraz tuz atın ve otları da ekleyin ,parça parça atın ki ,kaynayan suyun harı gitmesin.5 ile 7 dakika arası kapak kapatmadan yüksek ateşte haşlayın.
Süzün ,ılımasını bekleyin ve zeytin yağı , limon ve tuz ekleyin.Afiyet olsun.
Ben süsledim anıl ilgilensin yesin diye. Turp otu dışındakilerin hepsini yedi.:(

''Güzel bakan güzel görür,güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır...''(Bediüzzaman Said-i Nursi)
Bayılırım bu söze.Çok doğru:)Hayatınızdan güzellikler eksik olmasın!!!
Pastel çalışması yapıldı...


25 Şubat 2009 Çarşamba

RECEP İVEDİK 2...

Dün akşam Recep İvedik 2'ye gittik.Çok güldüm.Fakat babaannenin oyunculuğunu çok beğenmedim. Babaanneye gereksiz çok küfür ettirtmişler dozu kaçmış bence. Şahan ise recep ivedik rolünde yine çok başarılı.
Filmin Konusu:Recep İvedik 2′de, Recep bu sefer İstanbul’u birbirine katıyor. Recep’in tek akrabası, kendisi gibi kıllı ve oldukça yaşlı babannesidir. Babaanne Recep’in yaşadığı sarhoş aylak hayatı bırakıp adam olmasını ister. Recep İvedik 2, babannesinin istekleri doğrultusunda Recep’in adam olma gayretlerini anlatıyor.

ÇOK ÜZÜLDÜM:((

Az önce öğrendim kaza haberini çok üzüldüm.Ben uçak kazasında ölenlere Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılara da acil şifalar diliyorum.

24 Şubat 2009 Salı

FUARDAN KARELER...
















Fuar oldukça hareketli,yorucu,keyifliydi...
Yepyeni müşterilerle tanışıldı,siparişler alındı...
Merak edenler için çektiğim resimleri paylaşmak istedim.Umarım beğenirsiniz.Ben sizi çok özledim:))Hepiniz burnumda tüttünüz:))

21 Şubat 2009 Cumartesi


Müsadenizle...4 gün yokum...

RESİMLER ARASINDA FARK BULMACA...

Çocuğun yaşı ve dikkat süresine göre belirlenmiş iki resmin arasındaki farkları bulma şeklinde oynanır. Farkların sayısı ve belirginliği çocuğun dikkat süresine göre önce az sayıda ve daha belirgin olmalıdır. Geçen sene 2 resim arasında ki farkı buluyorduk.Bu sene kart sayımız çoğaldı...

YOGA...


Best Yoga Instructor - Libero Diper Commercial - Funny video clips are a click away

BİR ÖYKÜ...

Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektör'ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasındanfırlayarak önlerini kesti... Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralılarınHarvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı..Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu.. Yaşlı kadın, çekingen bir tavırla; "Bekleriz" diye mırıldandı...Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi.. Sekreter sesini çıkarmadanmasasına döndü.. Saatler geçti, yaşlı çift pes etmedi.. Sonunda sekreter,dayanamayarak yerinden kalktı. "Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksagidecekleri yok" diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu..Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içinibulandırmıştı. Zaten taşralılardan, kaba saba köylülerden nefret ederdi. Onun gibi bir adamın ofisine gelmeye cesaret etmek, olacak şey miydi bu?Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard'da okuyan oğullarını bir yıl öncebir kazada kabetmişlerdi. Oğulları, burada öyle mutlu olmuştu ki, onunanısına okul sınırları içinde bir yere, bir anıt dikmek istiyorlardı.Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi. "Madam" dedi, sert bir sesle, "Biz Harvard'da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak, burası mezarlığa döner...""Hayır, hayır" diyerek haykırdı yaşlı kadın.. "Anıt değil... Belki, Harvard'abir bina yaptırabiliriz". Rektör, yıpranmış giysilere nefret dolu bir nazar fırlatarak, "Bina mı?" diyerek tekrarladı, "Siz bir binanın kaça mal olduğunubiliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardanfazlasına çıktı..."Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan kurtulabilirdi.. Yaşlı kadın, sessizce kocasına döndü: "Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçinkendi üniversitemizi kurmuyoruz, o halde?" Rektör'ün yüzü karmakarışıktı.. Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve bayan Leland Stanford dışarı çıktılar. Doğu California'ya,Palo Alto'ya geldiler. Ve Harvard'ın artık umursamadığı oğulları içinonun adını ebediyyen yaşatacak üniversiteyi kurdular.Amerika'nın en önemli üniversitelerinden birini STANFORD'u.=========
Ayağınıza kadar gelip, sizinle görüşmek isteyen insanlara,yaklaşmadan önce bir kez daha düşünmeniz dileğiyle...

20 Şubat 2009 Cuma

Vazgeçeriz bazen yeniliriz,yoruluruz,acı çekeriz,korkarız kaçarız...
Geçmiş zamana döndüm bir an ...Ne kadar da çabuk geçiyor zaman...
Ne kadar hızlı büyüyorsun bebeğim...

Bazen renklenmek çok şey katar hayatımıza.Renklenelim bu hafta sonu...
Renkli hafta sonları dilerim:))

''Temiz Bir Vicdan Kadar Yumuşak Hiçbir Yastık Yoktur.''(FRANSIZ ATASÖZÜ)

19 Şubat 2009 Perşembe

Havalar yağmurlu,rüzgarlı,soğuk bugünlerde...
Zamanın getiricekleri anlarda saklı...
Toprak kokusu,burnumun dibinde...
Gözlerimi kapatıyorum...daha da güçlüyüm...
Diyaframdan nefes alıyorum...
Duygu enerjisini nefesle kontrol ediyorum...



- The most amazing bloopers are here

İzleyemeyenler ya da tekrar izlemek isteyenler için....:)Süper:))

''Yaş Da Sevgi Gibidir; Saklanamaz.'' (THOMAS DEKKER)

Bugün geriye dönüp baktığımda bunuda yapmalıydım dediğim şeyleri değerlendirmenin zamanı...

GAZANFER ÖZCAN'I KAYBETTİK:(

Uzun yıllar bize oyunlarını zevkle izlettirdin.Benim için ayrı bir yeri var Gazanfer Özcanın.Onu izlerken sanki rahmetli dedemi görüyordum.Çok benziyordu dedeme.
Allah bulunduğun yeri cennet mekanı eylesin.

17 Şubat 2009 Salı

PSİKOLOJİK ÇÖZÜMLER...

BADEMCİKLER - Korku.Bastırılmış duygular.Tıkanmış yaratıcılık.
ÇÖZÜMÜ - Yüksek düşünceler bende ifade buluyor.Her şey iyiliğim için oluyor.



Legolarla kuleler yapıldı.Renk çalışması yapıldı.

Kırmızı,sarı,mavi ve yeşil renge çalışıldı:)

16 Şubat 2009 Pazartesi

ANIL HASTA:((

Sabaha kadar kusma,ateş,karın ağrısı sonucu uyuyamadık dün gece:(
Sonuçmu;Boğaz enfeksiyonu...
İstiraetteyiz.Evdeyiz.Sıcak su torbası,çorba,Bitki çayları,ilaçlar arasında kaybolduk:((
Yaşamın adı umuttur kimi zaman.Umutlarımız hiç tükenmesin:)

15 Şubat 2009 Pazar

Doktor kucağıma verdiği andan itibaren hayatımın aşkı oldun...
Gözlerini kapatıp o minicik dudaklarınla kondurduğun öpücük çok heyecan vericiydi benim için...
Şimdiyse o minnacık lafların kalbime dokunuyor...
Seni seviyorum miniğim:)



14 Şubat 2009 Cumartesi


Sevgililer gününüz kutlu olsun.Sımsıkı sarılın birbirinize,kucaklayın.
Her zamankinden daha güçlü olsun bugün:)))

13 Şubat 2009 Cuma

Hayalinizin peşine takılın... Bol hayalli hafta sonu dilerim:)
Bir elimde tığ,bir elimde yün.Çiçekler örülüp,ceketin kenarına konduruldu:))

BOĞAZ AĞRISI...

Boğaz ağrısı şekerle geçebiliyor.Boğaz ağrısına sert şekerlerin iyi gelebileceği bildirildi.Fransız "Prescrire" tıp dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, sert şekerleri emerken tükürük bezleri harekete geçiyor, dolayısıyla yutkunma artıyor, şekerlerin yanındaysa sıcak içecekler içmek boğaz ağrısını gidermekte yeterli bir yöntem.Larenjit, farenjit, anjin gibi sık sık rastlanan boğazla ilgili hastalıkların birkaç gün içinde kendi kendine geçtiğini ve ilaçlarla tedavi edilmesine gerek olmadığını belirten araştırmacılar, vakaların yüzde 90’ının virüse bağlı boğaz iltihabı olduğunu, bunun da antibiyotikler, kortizonlu veya iltihap önleyici ilaçları kullanmayı gerektirmediğine dikkati çekti.1150 kişi üzerinde yapılan 4 araştırmanın sonuçlarına göre bilim adamları, pastiller, şuruplar ya da antimikrop, antiseptik içeren ilaçların, şeker, bal ya da sıcak içeceklerle kıyaslandığında elle tutulur yararı bulunmadığını vurguladı.Araştırmaya katılanlardan rastgele seçilen bir grup, 2-3 gün boyunca ambroksol içeren pastilden günde en fazla 6 tane olmak üzere aldı, diğer grubaysa placebo (sahte ilaç) verildi. Araştırmaların sonunda, placebo pastillerin etkisi 2 yetişkin hastadan birinde "iyi" ya da "çok iyi" olarak değerlendirildi. Bununla beraber 12 yaşın üzerindeki gençlerde ambroksol içeren pastil ve placebo pastilin etkisi arasında fark görülmedi.Araştırmacılar, boğaz ağrısının sadece birkaç gün sürdüğünü, sıcak içeceklerin virüslerin çoğalmasını sınırlandırdığını şekerlerinse tükürük bezlerini harekete geçirdiğini belirterek önerilerde bulundu:"Boğazınızın iki tarafı ağrıyorsa sert şekerlerden emin. Normalde belirtiler 4-5 güne kadar geçecektir. Bu süre zarfında doktorunuza telefonla durumunuz hakkında bilgi verebilirsiniz. Vakaların yüzde 10’unda iltihap bakteri kökenlidir ve antibiyotikle tedavi edilmesi gerekir. Eğer belirtileriniz aynı şekilde 5 günden uzun sürüyorsa ya da kulak ağrısı gibi yeni bir gelişme söz konusuysa doktora gidin."

12 Şubat 2009 Perşembe

SEVGİLİLER GÜNÜ HAZIRLIĞI...


Patatesleri kalp şeklinde oyduk,Baskılarımız hazır...Kalpli yastıklar kucaklarda...
14 şubatı kutlamaya hazırız...Ama bir gerçek var;
Sevginin günü olmaz aslında.Bizimkisi bir kutlama alışkanlığı.
Sevgi her zaman yaşanmalı,yaşatılmalı...
Sevginizi her zaman her an yaşayın.Tüm sevdiklerinizle...






Funny Indian Commercial - More bloopers are a click away

EĞER KARARSIZSANIZ???...

Eğer kararsızsanız,şunu uygulayın derim...Ben hep böyle yaparım...
Elinize boş bir kağıt,kalem alın.Başlayın yazmaya...Kararınızın Artı ve Eksi yönlerini yazın...
Artı yönleri ağır basıyorsa kararınızı kesinleştirin derim.Eksi yönler ağırlıktaysa vazgeçin ya da tekrar gözden geçirin derim.Çoğu zaman işe yarar bu yöntem.Deneyin:))





Hayatın tortusu kalır yaş arttıkça...
Daha bir oturur istekler,dilekler...


Hayat bir nefes olur aldığımız kadar şükrederiz hayata:))