30 Nisan 2009 Perşembe

ÖDÜLÜM VAR:))

Pırıltısı olan,keşif yolculuğumuzda çok şey öğrenebileceğimiz,samimi ve çok özel arkadaşım beni bu ödüle layık görmüş.Teşekkür ederim.İsminden de anlaşılacağı üzere kardeşlik ödülü bu ödül.Listemdeki tüm kardeşlerimle paylaşıyorum bu ödülü.İyi ki varsınız blog kardeşlerim:))

YÜREĞİMİ ACITAN HABER:(


Diyarbakır'ın lice ilçesinin Abalı Köyü Yakınlarında Yola Döşenen Mayın Zırhlı Personel Taşıyıcı Geçerken Uzaktan Kumandayla Patlatıldı.
Araçtaki 9 Asker Şehit Oldu.
Hepimizin başı sağolsun.ALLAHTAN rahmet,ailelerine başsağlığı diliyorum.Çok üzgünüm:(

HARİKA BİR SES...


- For more of the funniest videos, click here
Bir İzmir'li olarak gurur duyuyorum bu kızla.Çok başarılı.Araştırdım biyografisini. Bakın;
Lise öğrenimini İzmir Tevfik Fikret Lisesi'nde tamamladı. Bu dönemde müzikle aktif olarak ilgilenmeye başlayan Sıla, şan ve ses eğitimi alırken aynı zamanda çeşitli müzik topluluklarında solistlik yaptı. Yüksek öğrenimini Caz Vokal olarak yapmıştır. Ardından Kenan Doğulu ile tanışarak onun yedi sene vokalistligini yaptı. Ayrıca Sıla'nın yaptığı besteler ve yazdığı şarkı sözleri Ferhat Göçer (Yolun Açık Olsun/ Vur kadehi Ustam), Kenan Doğulu (Demedi Deme/Boğaziçi), Emel Müftüoğlu (Eğlenilecek Kızlar, Evlenilecek Kızlar/Ağla) gibi sanatçıların albümlerinde yer aldı. Geniş kitleler onun sesiyle ilk kez Sezen Aksu ile yaptıkları ve "Sıla" dizisinin şarkısı olan ortak besteleri "Sıla/Töre" sayesinde tanıdı.

29 Nisan 2009 Çarşamba

SÜSLÜ TWETY...


Efendim çıkardık boncukları Twety'i süsledik bugün.
Anıl tacını yaptı.Ben de kolyesini...

Günün mutluluğu...


Anıl,erik sezonunu açarken...:))

Yaşadığımız her gün özeldir aslında...Anın kıymetini bilelim:))

28 Nisan 2009 Salı

GELİNLİK EVİNDEYDİM...







Bugün ablamın gelinlikevindeydim...

Beyazların içinde kayboldum,

Taşlarla haşır neşir,

Zebra balıklarıyla arkadaş,

Gün batımıyla sarhoş oldum...

27 Nisan 2009 Pazartesi

MİAMİ BEACHTEN GÜZEL HEDİYELER...

Miami Beachten geldi bu güzellikler...Şirin gözlük kılıfı ve pembiş kalp,muhteşem miami manzaralı kart...Çok özel bunlar.Harika yapmışsın.Ellerine sağlık...
Bir prenses bu güzellikleri yapan...
Öyle mütavazi,öyle asil ki...
Çok teşekkürler.Sayende haftaya çok daha iyi başladım:))

İYİ HAFTALAR...

Negatif enerjimizi pozitife çevirelim bugün...
Negatif yapan olumsuzlukları çıkaralım,kenarı atalım...
Güzel şeyler düşünelim,olumlu olalım:))
Sevdiğimiz şeylere vakit ayıralım...
Pozitif enerjili haftalar olsun:))

SEMİZOTU YEMEĞİ...

1 tane soğanı kavurdum.3 domatesi rendeledim.1 yemek kaşığı salçayı ekleyip, kavurdum.Üzerine yıkanmış,doğranmış semizotlarını ekledim.Göz kararı bulgur ekledim.Kısık ateşte kendi suyuyla 20dk.pişirdim.Afiyet olsun.Deneyin derim:))



YAŞAM NEDİR?

Gökyüzünde dünyayı yaşarken sonsuz özgürlüğümle birlikte, yaşamı arıyordum ne olduğunu bilemeden... Bir su damlasıydım, güneşin ışıklarında renklerle oynayan, karanlıklardayıldızlarla konuşan... Mutluydum rüzgarla birlikte maviliğe savrulurken, mutluydum kuşlarla kanat çırparken, mutluydum gökkuşağı olup renkleri saçarken... Takılmışken bir bulutun peşine, görürdüm yaşayanları yeryüzünde... Hepsi zamanla koşar gibi, hep bir şeylerinpeşinde... Bazen bir kuşun kanadına karışır, uçardım onunla, rüzgâra karşı çığlıklarla birlikte. Yaşamı sorardım kuşlara, nedir diye? Özgürlük derlerdi bana... Göklerde özgürce kanat çırpabilmek, rüzgâra baş kaldırmak. Ama yağmur yağdığında özgürlükleri elinden alınır, ağırlaşan kanatları daha fazla çırpınamazdı damlalar karşısında... Sığınırken bir kaya kovuğuna, özgürlüklerini teslim ederlerdi yağmura, sessizce... Karıştım bir gün yağmur damlalarının arasına, gücü hissedebilmek için...Toprağa karışmak istedim, çoğalmak istedim, azgın bir nehir olup akmak istedim, deniz olmak istedim, yaşamı bulmak istedim, yaşam olmak istedim... Terk ettim gökyüzünü güneşe veda edemeden... Altımda gittikçe büyüyen yeryüzü beni kendine doğru hızla çekerken daha da büyüdüm, çoğaldım. Koşmaya başladım bir an önce toprağa kavuşabilmek için. Yaşamı hissedebilmek için... Yaşam olabilmek için...Toprağa ilk dokunuş, ilk sarılış... Sıcaktı toprak, gökyüzününolamadığı kadar... Beni sarmaladı şefkatle, beni içine aldı sevgiyle...Sevdim onu... Seviyorum dedim yaşamayı seninle birlikte...Toprağınderinliklerinde, karanlık sıcaklıklarda güveni hissettim... Zaman geçtikçe büyüdüm, çoğaldım... Yerimde duramaz hale geldim... Güneşi özledim... Yıldızlara merhaba demek istedim.... Terk ettim toprağı. Sıcaklığını, şefkatini. Bir sabah çiçekler açarken gökyüzünügördüm yeniden... Öylesine mavi, öylesine sınırsız, öylesine özgür... Aktım, gittikçe büyüyerek... Beni sarmalayan toprağa dokunarak aktım... Nereye gittiğimi bilemeden... Sadece yaşamı ögrenebilmek için aktım... Benimle çiçekler açtı ağaçlarda, topraktan otlar fışkırdıdelicesine... Ben onlara yaşamı sunarken, cevap veremediler banayaşam nedir diye sorduğumda... Büyümek istedim... Daha hızlı akmak, denize kavuşmak istedim... Aktım gökyüzünün görünmediğiıssız ormanların arasından, yıllardır kımıldamaktan korkan taşları peşimde sürükleyerek, başkaldırırcasına ... Başakların rüzgârla dans ettiği ovalara geldiğimde duruldum... Onları seyredebilmek içinyavaşladım... Sordum uçuşan kelebeklere yaşamı... Rüzgarla dans mı diye?.. Cevap vermediler bana... Denizi aradım uzaklarda, görebilmek için köpürdüm, taştım ona bir önce dokunabilmek için.Sonra bir sabah, daha güneş ışıklarını serpmeye başlamamışken dünyaya, uzaklarda maviliği gördüm... Gördüm orada canlılığı,başkaldırmışlığı, hasreti... Kavuşmak istedim bir an önce, sarılmak istedim... Koynuna girmek istedim bir sevgili gibi... Sevişmek istedim onunla... Yaşamı istedim ondan... Dokunduğumda denize, balıklar kaçtı benden, suyum karıştı denize... Bir oldum onunla... Ufacık bir damlaydım, bulut oldum, toprak oldum, deniz oldum, okyanus oldum. Kapladım dünyayı canlılığımla. Dalgalarla oynarken derinliklere karıştım... Derinliğin sessizliğinde güzellikleribuldum... Yaşam gizlenmiş güzellikler midir diye sordum denize?Cevap alamadım... İnsan olmak istedim... Yaşamın ne olduğunuöğrenirim diye...Döl oldum genç bir erkeğin ateşli vücudunda... Yıldızlı bir gecede can oldum bir dişiyle... Büyümeye başladım içinde olduğum insana fark ettirmeden... Büyüdüm, büyüdüm... Aynı toprak gibi sıcak ve karanlık bu yer bana güven verdi, huzur verdi... Zaman geçtikçe, yerime sığamaz hale geldim... Güneşesarılmak istedim... Yıldızları görmek, denizle konuşmak istedim...Yaşamı insanlara sormak istedim... Işıkla tekrar kavuştuğumdaözgürlüğümü hissettim yeniden... Küçük bir su damlasıyken gezdiğim gökyüzünü yeniden görebilmek mutluluk verdi... Büyüdüm zamanla... Diğer insanlarla birlikte, zamanla birlikte... Sordum insanlara yaşam nedir diye?.. Cevap veremediler... Bir gün aşık oldum birisine, neden diye sormadan kendime... Bir kuş gibi özgürce, bir nehir gibi delicesine akarak, bir deniz gibi sınırsızca sevdim birisini... O zaman anladım ki; YAŞAM SEVGİDİR... SADECE SEVGİ.

26 Nisan 2009 Pazar

DOĞAL YAŞAM PARKINDAYDIK...




















Hafta sonu anıl, aslan aslanların evine gidelim diye tutturunca ,kendimizi doğal yaşam parkında bulduk.Bu aralar aslana takmış durumda.Oyuncak aslanları var.Onlarla yatıp,kalkıyor.Daha önce atlar vardı.Şimdiyse ormanlar kralı.Bakalım sırada hangi hayvan olucak.Merakla bekliyoruz:))

24 Nisan 2009 Cuma

Bol üretmeli hafta sonları dilerim:))

Bir kaç gündür havaların soğumasıyla birlikte fincanlar elimden düşmüyor.Çok üşüdüm dün gece.Hırkalar üstümde,klima tuşlanmakta,titreme durumları olmakta.Amanın kış geri gelmesin:(( Tam bahara alışmışken,miskin miskin yayılmışken...değil mi ama ya:(((((((Ben soğuğa hiç dayanamıyorum.

23 Nisan 2009 Perşembe

23 NİSAN KUTLAMAMIZ...



Bugün sabahın 7'sinde uyandık yorgunlukla.Malum gecemiz yorucuydu...Anılın şiirlerini ve şarkılarını tekrarladık kendimizce.Kısaca;23 nisan kutlu olsun.Sevinin küçükler,övünün büyükler...Devamı yine aynı...Bir de şiirimiz;Bu gelen bizim bayram....diye devam ediyor...
Anıl sayesinde ben de ezberledim.Bakmadan söylüyorum.
Çok gülüyorum kendime de:))30 küsurlu yaşımdan sonra...
Güzel bir törendi.Törenden sonra gezdik,tozduk,eğlendik...
Anıl çok sevindi...
Biz de çok övündük.Bu bizim ilk bayramımız.Çok şükür diyorum.İnsanın çocuğu olunca başka oluyor bu bayram.Çok duygulandık çok:)Allah herkese bu duyguları yaşatsın diyorum.
Bütün çocuklarımızın bayramını kutluyor.Sağlıklı,neşeli,huzurlu,enerjili günler diliyorum.Sevgiler:)

22 Nisan 2009 Çarşamba

NİCE YILLARA ...

Bugün her şey daha farklı ve özel olmalı...
Çünkü sen, farklı ve özelsin...
Fonda sevdiğin bir şarkı olmalı...
Krem rengi mumlar,sade bir masa,kırmızı güller...
Körili tavuk,beşamel soslu mantar..Tarçınlı,kuş üzümlü pilav...
Sana özel yapıcağım,anılın da minik elleriyle süsleyeceği pasta gecenin süprizi...
Bugün çok daha güzel olmalı,daha da mutlu olmalısın...
Çünkü;sen;
Hem eşim,hem arkadaşımsın...
Bazen sırdaşım ,bazen de sevgilim...
Ama en büyük desteğimsin...
Nice yıllara bitanem,herşeyim:)Yeni yaşın sana güzellikler getirsin:))
Hep mutlu ol.Her zaman yanındayım.Seni çok seviyorum:))





ZAMAN...

Aslında ne kadar önemlidir,Zaman...

Oysa ki akıp gidiyor saniyeler...

Her anımızı dolu dolu yaşamalıyız...

Coşmalıyız, her an...


21 Nisan 2009 Salı

SABRETMEK...

Sabretmek,ruhumuzu olgunlaştırır...
Zoru başarmaktır kendimizce...
Herkesin harcı değildir...
Acı verir,sıkıcı olur...
Nefsimizi sabretmeye alıştırabilirsek, o zaman belki de
istediğimiz ve hedeflediğimiz şeylere ulaşabilmemiz kolay olur...

Salyangoz...

Anıl bugüne kadar hiç hayvanlardan korkmazdı.
Şu güzelim salyangozdan korkup,kaçar oldu.:(
Korkusunun geçici olduğunu,salyangozun zararsız bir hayvan ve çok sevimli olduğunu anlatıp durmakta,
Bol bol sevimli,gülen salyangoz resimleri çizmekteyim...

KÜÇÜK ÇİN BALIĞI...

Birgün, bir denizde, onsekiz, yirmi metrede, küçük birbalık yanaştı kulağıma... Balıkça bilirmisin dedi... Bilmezmiyim... Hemen başımı salladım. Dinle dedi, sana bir sır vereceğim... Neymiş o dedim...Ağzımdan kabarcıklar merakla yükseldi... Aşığım dediküçük balık çok aşığım... İşte o günden beri kıskanırım küçük balıkları için için...Küçük balıkla dost olmayı düşledim... Bir deniz kestanesi kırdım, mutlu düşleri, başkabir balığın peşinde yedi, deniz kestanesini... Adın ne senin dedim usulca.. Adım mı ? bilmem... Benim adım yok, ben balığım dedi... Peki sana küçük çin balığı desem olur mu? dedim...Seni mutlu mu edecek dedi... Belkide eder kimbilir.. Peki benim adım küçük çin balığı olsun dedi, yüzdük,yüzdük, yüzdük... Yoruldum dedim, biraz dinlenelim mi? Yüzüme baktı, olur dedi küçük çin balığı... dinlenelim. Niye yüzüme baktığını anlıyamadım, sorsam mı dedim;soramadım, ağzımın ucunda bir soru kaldı ve küçük çin balığıbunu farketti.. Toparlandım hemen, nereye yüzüyorduk? Bir yerlere mi yüzmeliydik dedi, bilmem dedim gayriihtiyari bilmem... Yüzüyorduk öylece dedi küçük çin balığı. Yetmez mi ki, bu sana... Yeter, yeter dedim. Dedim ama..İçimde garip bir şey kıpırdadı adını koyamadım. Öylece yüzmeye devam ettik, öylece... Sanki yıllardır düşlediğim,hedefi olmayan, sadece elini tuttuğumda içiminin ısındığı bir sevda gibi.. Öylece yüzüyorduk...Ben, bir adam, o, bir balık... Küçük çin balığı...Sanki düşlerimi okudu istersen ayrılalım dedi... Neden, nedenmiş o? İstersen ayrılalım ona yaklaşıyoruz..O mu? O da kim? Ne çabuk da unuttun... hani sırrım, hani aşık olduğum... Bir yudum sessizlik düğümlendi içimde... Onca sessizliğin içinde zamanımıydı şimdi? Neler oluyor bana...Bu oksijen narkozu olmalı, biraz yukarı çıkmalıyım..İki metre, evet evet.. İki metre yeter..Vedalaşmadan mı gidiyorsun? Ne diyebilirim, sen, bir düş değil misin... Sen, benim düşlerimin küçük çin balığı değil misin... Usulca süzüldü, yanağıma sokuldu, soğuk suların tüm sıcaklığıyla...Tüpüm bitmek üzere.. Çıkmalıyım.. Dönünce?... Bekleyeceğim seni, kendine iyi bak,böyle hüzünlü bitmesin dedi ve maviliklerin içine doğru süzülüp kayboldu... Anlamsız, içim boş, yükselmeye başladım. Çıktığımda yanımdakiler telaşlıydılar... İyimisin? Biraz şöyle uzan istersen... Ayşegül de belli etmemeye çalıştığı panikle yanağımı tuttu, canım, iyisin değil mi? Başımı salladım, gözlerine bakamadım... Herşeyi bir anda eleveririm gibi... Vazgeçsen şu sevdadan, her seferinde böyle beklemek... Vazgeçmek mi bu sevdadan dedim,usulca, daha neresindeyim onu bile bilmeden....kıyıya akşamın hüznü çöktü... En sevdiğim saatlerde, keyifsiz yudumladım rakıdan.. Ayşegül, kadınsal içgüdüleriyle huzursuz, bense bir balığa........Saçmalıyorum.. Hep istediğim şey oluyor, sistemli deliriyorum, evet... Evet, işte böyle olsa gerek, sistemli deliriyorum... Toplanıp gitmek istiyorum herşeyi.. Elbiselerimi, tüpümü, herşeyi.. Ayşegül de dahil, herşeyi bırakıp gitmek istiyorum... Anlamsız bir hırsla eşyalarımı topladım...Valizim tıkış tıkış, içim de öyle.. Ve içimden kaçıp kopmakgeliyor yaşamdan, kopup esmek dağlara doğru... Ama ya, ömrüm boyu, yakama yapışırsa küçük çin balığı...Ya, yaşamım boyunca, soğuk suların sıcak öpücüğü gibi rüyalarımı basarsa... Tüm bitiremediğim aşklarımdanbiri olursa. Düşüncelerime inanamıyorum.Liseli gençlerin aşkı kokuyor... Yok yok...Tekrar dalmalıyım, bu salakça düşü noktalamalıyım... Sabahın ilk ışıklarıyla terleyerek uyandım. Elbiselerimi,paletimi zor topladım. Sahilin ıssızlığında giyindim, henüz güneşin ısıtamadığı sularda ürperdim. Yavaşça mavinin büyüsüne bıraktım kendimi... Liseli heyecanım başladı. Soğuk suların içinde ellerim terledi, ilk aşkımı hatırladım.. Aşkımı mektupta ilan edebilmiştim... O da kabul etmişti. Sonra buluşmaya karar verdik. O nu ilk gördüğümde düşecekmiş gibi olmuştum. Bunu nasıl da unutmuşum... Dudaklarımın ucuna salakça bir liseli gülümsemesi yapıştı, öylece süzülüyorum mavilere. Biran önce havamı bitirip çıkmak ve bu salakça düşe son vermek için... Binlerce balık süzülüp geçiyor yanıbaşımdan oraya burayadağılıveriyor... Ben se, küçük çin balığını arıyorum...Belki de umutlarımı, küçüklüğümden beri kurduğum düşleri, küçük olduğum için savaşamıyıp kaybettiğim aşkımı... Kısacası kendimi arıyorum... Ya ben dedi, küçük çin balığı yumuşacık bir sesle... Ya ben!.. Binlerce volta tutulmuş gibi sıçradım soğuk suların içinde. Sular kaynadı, kaynadı da yaktı beni sanki... Bir nefes daha almayasım geldi tüpümden, öylece kendimi bırakıvermek maviliklere... Ama sen.. Sen, diye şaşkın kekeledi küçük çin balığı... Sen bana... Evet,küçük çin balığı, ben sana... İçimde yılların boşluğu doluverdi.. Bir söz, üstelik bir tamamlanmamış söz... Donduk, donduk da kaldık sanki öylece. Laf bitti koskoca denizde. Laf bitti... Nolucak şimdi dedim... Hiç dedi; yüzeceğiz.Sen, daha mutlu. Ben, şaşkın ve düşünceli...Neden şaşkın ve düşünceli diyemedim... Unutma, ben aşığım dedi, şimdiyse şaşkın,sen yıllardır düşlediğimsin, olamıyacak hayalimsin ve işte karşımdasın, ansızın çıkıpgeldin, beni, çok etkiliyorsun ama ben, yine de aşığım... Yüzdük, lafın bittiği denizlerde...Mavilikler bir garip, artık eski renginde değil. Sanki, sanki küçük çin balığının pırıltıları solmuş.Sanki, küçük çin balığı, tanımlıyamadığı garip bir hüzün dalgasında sürükleniyor. Elimi uzattım... Yüzüme dostça bir gülücük oturttum... Oysa içim?.. Havam bitmek üzere...Biliyorum dedi, benim de zamana ihtiyacım var, bunu da sen biliyorsun, ama dostluğum hep yanında olacak... Bakışlarımı gizledim, anlamlarını körelttim, aklımı onda bırakıp, yukarıya süzüldüm .. Ayşegül sahilde öylece hareketsiz... Yanıma gelmedi, gittim yanına oturdum... İkimizde denize dönük... Nasıl bir oyun bu dedi, sesinin son enerjisi ile nasıl bir oyun bu?.. Bilmem dedim, bilmem... Belki de ölümcül.Derleyen: BALCA

20 Nisan 2009 Pazartesi

ROKA VE DEREOTU...

ROKANIN YARARLARI
Balık onsuz olmaz.
Roka vitamin ve mineral açısından zengin olduğundan vücudun direncini arttırır.İştah açar ve hazmı kolaylaştırır.

DEREOTUNUN YARARLARI...Protein,fosfor,kalsiyum,demir,potasyum,a ve c vitaminlerini içerir.Uykusuzluğa iyi gelir.Hazmı kolaylaştırır ve gaz giderir.Sütü arttırır ve dolaşımı düzenler.