28 Eylül 2008 Pazar

ZENCEFİL ÇAYI...

Bayramı hasta geçiricem galiba...Keyfim yok.Soğuk algınlığı,halsizlik...:((Yeni mevsimin etkisi olabilir...
Bardak bardak zencefil çayı içiyorum...Tavsiye ederim.Soğuk algınlığına bire bir iyi geliyor...
Kullanım biçimleri: Zencefil çayı: Değirmende inceltilmiş yarım tatlıkaşığı zencefil, bir bardak dolusu soğuk suya eklenir,hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır,5-6 dakika hafif ısıda kaynatılır ve süzülür.Gerektiğinde bir bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.
Bir sürü yararları da var;
Sinüs iltihabı ve balgam atılmasına yardım eder. Astımı önler. Nefes darlığı ve astımda bir miktar balın içine toz biber ve zencefil konur, yıkanmamış amerikan bezine sürülüp göğse sarılır.*İştah açıcıdır, ishali keser, kusmayı önler. Hazımsızlığı, barsak gazlarını, karın ağrısını, karaciğer tıkanıklılığını, karaciğer rahatsızlıklarını , mide üşütmelerini, ağrıyı, sızıyı ve unutkanlığı giderir. Bronşite iyi gelir. Bedeni ve zihni zafiyeti giderir. Yatıştırıcıdır. Mide için ve kuvvet vericidir...Afrodizyak etkisi vardır.

ŞEKERPARE...

Bayram için yapmıştım...Güzel bir tarif...
MALZEMELER:1 Paket margarin,1 su bardağı pudra şekeri,4 yemek kaşığı irmik ,2 yumurta,1 paket kabartma tozu,1 paket vanilya,4 su bardağı un.
ŞERBETİ İÇİN:3 Su bardağı şeker,4 su bardağı su,yarım limon suyu.
YAPILIŞI:Margarin(oda sıcaklığında yumuşamış),pudra şekeri,irmik,2 yumurta,un,k.tozu,vanilya tümünü yoğurun,Şekil verin.Üzerine fındık koyun.180 derece önceden ısıtılmış fırına verin.Üzerleri kızarınca fırından alın.
Şerbetin Yapılışı:Şekerle suyu kaynatın.Kaynayınca limon suyunu ekleyin.Kaynatın.Ateşten al ılıtın.Şekerpareler pişince çıkar.5 dk.bekletin.Ilık olan şerbeti üzerine gezdirin.Şurubu iyice çekmesi için,üzerine tepsi kapatın.Afiyet olsun...

26 Eylül 2008 Cuma

İYİ BAYRAMLAR...

Bayramlar, insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği günlerdir. Bayramlar, insanların birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları, barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günlerdir. Bayramlar,milli ve dini duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, bir toplumda millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir. Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle,Bayramınız kutlu olsun!


Mutluluk bazen bulaşıcıdır...Huzurlu ve mutlu hafta sonları...
Bir hafta sonu, bütün sabahınızı ya da öğleden sonranızı, yapmayı en çok sevdiğiniz aktiviteye ayırın. Böylece kendinizi şarj etmiş olun!...

YAPRAK YAPIŞTIRMA...

Anılla beraber yaprak yapıştırma etkinliği yaptık.Çok zevkli.Sizde yapabilirsiniz...
Kendi kendinizin yaşam koçu olun.Kendinizi affedin.Yargılamayın.

25 Eylül 2008 Perşembe


Güzel bir sonbahar günü...
Düştük Urlanın yollarına...Mis gibi kokan deniz,sahil...
İyi geldi ruhumuza...
Aslında mutsuzluk her zaman var.Önemli olan bunu en aza indirebilmek...

YAŞAMAK...

Biliyorum, kolay değil yaşamak,

Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;

Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,

Gündüzleri gün ışığında ısınmak;

Şöyle bir fırsat bulup yarım gün, Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...

-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hala yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak...

ORHAN VELİ KANIK...

BİLMECELERİN CEVAPLARI...

1.Cevap:Birinci sıraya çikarim dediysen tamamen yanıldın !İkinciyi sollarsan onun yerini alırsın, yani ikinci olursun...
2.Cevap :Sondan ikinci dediysen yine yanıldın ! Biraz düsünsene! Sonuncuyu nasıl sollarsın ?Sen onun arkasındaysan o sonuncu olamaz değil mi ? Cevabı mümkündeğil !! Kafa yormak senin yeteneklerinde yok herhalde... Anlaşılan senden iyi bir zayıf halka olur!!!>Hadi bir daha deniyoruz, not tutma ve hesap makinesi kullanma, hemen cevap vermen gerektiğini de unutma !Ha gayret !!!!
3.Cevap:5000 ??? Yine yanlış !!!Doğru cevap 4100.Ayni hesabi iyi bir hesap makinesiyle tekrar yap... Aldığın tüm diplomaları bence çöpe at !!!Bari bu son soruya doğru cevap ver !
4. Cevap: Çüçü??? Yanlissssssssss......Aylinnnnnn.... Aylin!!!

24 Eylül 2008 Çarşamba

KÜÇÜK İSTAVRİTİN ÖYKÜSÜ...

Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye önce müthiş bir acı duydu dudağında gümbür gümbür oldu yüreği sonra hızla çekildi yukarıya... Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü neye benzerdi acep gökyüzü.Bir yanda büyük bir merak bir yanda ölüm korkusu."Dudağı yarıklar " denir, şanslıdır onlar, hani görüp de gökyüzünü , insanı oltadan son anda kurtulanlar.Ne çare balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu küçük istavrit anladı yolun sonu. Koca denizlere sığmazdı yüreği. Oysa, şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende, ansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minik yüzgeci.İnsanlar gelip geçtiler önünden bir kedi yalanarak baktı gözünün içine yavaşça karardı dünya, başı da dönüyordu. Son bir kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı bir de yeşil yosunu.İşte tam o anda eğilip aldım onu. Yürüdüm deniz kenarına bir öpücük kondurdum başına,iki damla gözyaşından ibaret sadebir törenle, saldım denizin sularına.Bir an öylece baka-kaldıSonra sevinçle dibe daldı. Gitti tüm kederimi söküp atarak, teşekkürü de ihmal etmemişti. Bir kaç değerli pulunu Elime, avuçlarıma bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme. Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu niye? " Bir gün dedim, bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük istavrit kadar çaresiz, Son ana kadar hep bir umudum olsun diye... "









İlham perileri gelince,taşlar boyandı...
Arkasına mıknatıs yapıştırıp,buzdolabı süsü yapıcam...Öneririm.Çok zevkli...

BİLMECELER???

Bakalım zeka düzeyin ne durumda?...

Soru 1: Bir kosuya katılıyorsun, ikinci adamı solluyorsun.Hangi sıralamada yer alırsın?

Soru 2: Sonuncuyu sollarsan hangi sıralamaya çıkarsın ?

Soru 3:1000 al.40 ekle,1000 daha ekle.,30 ekle,1000 daha, Arti 20, Arti 1000>,Ve artı 10 Toplam ne çıkıyor ?

Soru 4:Aylin'in Babasının 5 kızı var. 1. Çaça,2. Çeçe, 3. Çiçi, 4. Çoço, 5. ????

Beşincinin adı ne? İyi düşünün haaa..
Cevaplar mı?Yarın tabiki de:)))

23 Eylül 2008 Salı

DÜN GECEDEN...

Kankiler buluştu...Kağıtlar havada uçuştu...
Ev savaş alanına dönüştü...
Neyse ki onların yüzündeki tebessüm,kalbimizi ısıttı...

ÇAKIL TAŞLARI...

Rengarenk çakıltaşları...Aslında hayatın bir parçası...

Karanlıkta parıldayanların ayrı bir gizemi var...Hatta insanı derinden etkileyen şarkısı da var...

“Düşünceleriniz Pozitif olsun, Çünkü Düşünceleriniz Sözleriniz olur. Sözleriniz Pozitif olsun, Çünkü Sözleriniz Davranışlarınız Olur. Davranışlarınız Pozitif olsun, Çünkü Davranışlarınız Alışkanlıklarınız Olur. Alışkanlıklarınız Pozitif Olsun, Çünkü Alışkanlıklarınız Benliğiniz Olur. Benliğiniz Pozitif Olsun, Çünkü Benliğiniz Kaderiniz Olur...''(GANDHİ)


22 Eylül 2008 Pazartesi

KUZENLER ANLAŞIYOR...

Zaman geçiyor ve kuzenler büyüyor ve anlaşıyor...

Oyuncakları paylaşıyorlar...

Anı yaşıyorlar...



KAMUFLE ETTİM:)


Geçen gün yeni aldığım tişörtüme yağ damlamıştı.Bende böyle bir çözüm buldum)))
Nasıl mı?sizde yapabilirsiniz.Çok basit!!

Gerekli malzemeler:Bir adet yağlanmış tişört,pullar,boncuklar,iğne,iplik,vs....
Ve ta bi ki de biraz yetenekkkk...(ıhı ıhı...)

DİKKAT!...

24 Eylülde merkür geri dönüyor...planlarımızda değişikliklere hazır olmalıyız. Özellikle yapılan anlaşmalar ve ortaklıklar yüzünden bazı karmaşalar ve tartışmalar yaşanabilir. Yan yana gelen Merkür ve Mars sözlerimizle çok şeyi harekete geçireceğimizi ancak kışkırtıcı da olabileceğimizi göstermekteymiş.Aman dikkat!!!

21 Eylül 2008 Pazar

HOŞGELDİN YENİ MEVSİM:))

Nihayet mevsimler normale döndü...
Turşular hazır...
Biberler kurutuldu...
Yağmurlar başladı...
Hava sıcaklıkları düşmüş durumda...
Özlenen toprak kokusu yanıbaşımda...
Kitaplarım,kalemlerim çıkmış durumda...
Şair ruhum geri döndü...
Romantizmin ayı başladı...
Diziler,filmler,sinemalar özlenir oldu...
Mevsimi yaşamaya hazırım...Hoşgeldin sonbahar...

20 Eylül 2008 Cumartesi

SABAHKİ MUTLULUKLAR...

*Günaydın Anne:))Öpücükler...

Günaydın canım karım:)))))))

Bergamut kokulu çay...

Kızarmış ekmek kokusu...

Penceremden deniz ve gemiler...Buram buram kokan türk kahvem...Aniden radyoda karşıma çıkan şarkı...Balkonumdaki güvercinin minik ayakları...Saksımdaki fesleğenin muhteşem kokusu...

ANIL MÜZEDE...

http://www.dumpr.net/museumr.php bu siteden yapabilirsiniz.Tıklayın...
Bencil olmayın.İyilik yapın.Hiçbir iyilik karşılıksız kalmıyor.Bu dünyada hepsinin ödemesi peşin yapılıyor...

19 Eylül 2008 Cuma

ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ...

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktaniçi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su" diye...
Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.
Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...
Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.
Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." derve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.Yataklardadır artık çiçek. Su da başında beklerçiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorluklabaşını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durumkarşısında ve son çare olarak bir doktor çağırırnedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene ederçiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."
Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle birbakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.
Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir...

Beklentilerinizin gerçekleşeceği hafta sonları olsun...

ANLAŞILMAK KOLAY ASLINDA...

Bazen anlatmak istediğimiz şeylerin anlaşılmadığını düşünürüz...Anlatım tarzınızı değiştirerek anlatmayı hiç düşündünüzmü?Bence düşünün kesinlikle anlaşılacaksınız...

18 Eylül 2008 Perşembe

GECE...

Gece yıldızlarla süslenmiş,karanlık...
Güzelliğin var olduğu,İç sesinle olduğun,
Gerçeğin ta kendisini yaşadığın zaman...
Perdelerin kapandığı,insanların evlerine çekildiği an...
Işığın farkedildiği an...
Geceleri seviyorum:))




UĞUR BÖCEKLİ AYAKLAR...


Bayıldım bu tırnaklara...Tam benlik:)))

PSİKOLOJİK ÇÖZÜMLER...

AYAK BİLEĞİ - Hareket ve yol belirlemeyi gösteriyor...

ÇÖZÜMÜ - Hayatta ileri doğru adımları kolaylıkla atıyorum...Düşünce modelini uygulayın...

FIRINDA İZMİR KÖFTE...

MALZEMELER:
Yarım kg kıyma
1-2 dilim bayat ekmek
1 yumurta
1 orta boy soğan
karabiber, kimyon, tuz
2-3 orta boy patates
1 yemek kaşığı salça
2 su bardağı sıcak su,2 adet domates,2 adet biber
Soğanları rendeleyelim. Bayat ekmeklerimizi su ile ıslayıp biraz beklettikten sonra suyunu sıkıp kıyma, soğan, yumurta ve baharatlarla karıştıralım. Karışımdan parmak şeklinde köfteler yapalım. Bu köfteleri hafif kızartalım. Patatesleride kızartalım. Isıya dayanıklı bir kaba önce patateslerimizi üzerinede köftelerimizi yerleştirelim. Bunların üzerinede domates ve biberleri güzelce koyalım. Salçamızı bir kap içerisinde su içinde ezelim. Bu salçalı suyumuzuda yemeğimizin üzerine döküp fırına sürelim. Afiyet olsun.

Hayatınızda güzel,önemli iz bırakan kişiler varsa şanslısınız...Hayatınız daha da güzel ve anlamlı o zaman kıymetini bilin...

17 Eylül 2008 Çarşamba

NİLÜFERİN ŞEKERLERİ TEKRAR ARAMIZDA...

Nilüferin şekerleri hepimiz biliriz tekrar yazmaya başladı.Yaşasın.Çok mutlu oldum:))Güneş gibi sımsıcak,Asil,Zarif bir blog:))Hoşgeldin Nilüfer,Şekerler ve Decaflatte...Özlemiştik:))http://decaflatte.typepad.com/

PSİKOLOJİK ÇÖZÜMLER...

DENGE KAYBI - Dağınık düşünceler...

ÇÖZÜMÜ - Hayatım olduğu gibi mükemmel ve güvenli.Her şey iyi ve güzel...Düşünce modelini uygulayın...

''Yüksek düşünceler yüksek dağlara benzer.Alışık olmayanları ürkütür...''(CENAP ŞAHABETTİN)

SÜPRİZ GUAJ BOYALARIM...

Ablam sağolsun boyaları çok sevdiğimi bilir.Bana bu guaj boyaları almış.Çok mutlu oldum...
Bildiğiniz üzere guaj boya bir çeşit sulu boyadır.Su kullanılarak inceltilir. Saydam değil, kapatıcıdır. Su ile eritilmesi yönünden sulu boyaya, renklerin kapatıcı olması yönünden de yağlı boyaya benzer. Guaj boya çalışmalarında renklerin açık tonlarını elde etmek için beyaz boya kullanılır. Boyalar kağıda sürülüp kuruduktan sonra renk tonları çok az değişir ve matlaşır...
Bakalım ilham perileri ne vericek?Neler yapacağım.Beklemekteyim:))

16 Eylül 2008 Salı

Dobracı,Neşeli,Çılgın,Çocuksu...Kısacası renkli bir blog açıldı...Tıklayın;Sahibi mi benim canım dostum Nur...;http://azsekerliturkkahvesi.blogspot.com/

HAYAT...

Güneş her gün doğuyor ve batıyor...
Yaşamı ucundan da olsa yakalamak size bağlı...

Yatağınızdan bu benim günüm olmalı diyerek kalkın...

Hiçbir canlı eşit yaratılmadı...

Nasıl istersek,neye karar verirsek hayat burada bekliyor bizi değil mi???

ADA...

ADA
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil. Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş.Bunun üzerine hepsi, adayı terketmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş. Çünkü, mümkün olan en son anakadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman,Aşk, yardım istemeye karar vermiş.Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş. Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?"diye sormuş.Zenginlik,"Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş."Kibir, lütfen bana yardım et!""Sana yardım edemem Aşk. Sırılsıklamsınve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş Kibir.Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk, yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim...""Off, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmişama o kadar mutluymuş ki, Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş: "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş.Aşk o kadar şanslı vemutlu hissetmiş ki kendinionu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden, yoluna devam etmiş.Ona ne kadar borçlu olduğunu farkeden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş Bilgi."Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?"diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadarbüyük olduğunu anlayabilir..."

15 Eylül 2008 Pazartesi

HAFTA SONUNDAN...


Bugün gerçekleşecek olan dolunay sezgilerimize kulak vermemizi salık veriyor. Ani düşünce ve duygularla hareket etme eğiliminde olabilirmişiz.Aman dikkat....

14 Eylül 2008 Pazar

ANIL KREŞTE...

Zaman çok çabuk geçiyor.Oğlum yarın kreşe başlıyor...Diş çıkarıyordu,bez yetişmiyordu,emeklemeye başladı,Sonra yürümeye,konuşmaya...Şimdiyse okul yaşamına adım atmalar...Okul öncesi eğitimde kavram gelişimi, düşünsel gelişim, duygu kontrolü, davranış gelişimi ve motor beceri anlamında çocuklar büyük ilerleme kaydediyor....Sosyal bir çevreye girmesi,paylaşmayı öğrenmesi için çok gerekli...Tabi ki korkularım var.Acaba'lar çok fazla...Olumlu düşünüp,acabaları azaltıyorum...Umarım en kısa sürede adapte olup,sosyalleşir ve okulunu sever...



13 Eylül 2008 Cumartesi



Uyandığınız her sabah kendinize,hayatınıza gülümseyin...:)))






12 Eylül 2008 Cuma

KELEBEĞİN HİKAYESİ...

Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenara oturduğu otlardan birinin dalında , küçük bir kozanın varlığını fark etti. Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi. Adam , bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi. Dakikalar dakikaları kovaladı , saatler geçmeye başladı , ama henüz kelebeğin küçük bedeni o delikten çıkmadı. Sanki , kelebeğin dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmiş olabileceğini düşündü. Sanki kelebek elinden gelen her şeyi yapmış da , artık yapabileceği bir şey kalmamış gibi geldi ona. Bu yüzden , kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi: cebindeki küçük çakıyı çıkarıp kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı. Böylece , bir-iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük , kanatları buruş buruştu. Adam kelebeği izlemeye devam etti; çünkü kanatlarının her an açılıp genişleyeceğini ve narin bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiçbiri olmadı. Kelebek , hayatinin geri kalanını , kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de , asla uçamadı. Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı şey , kozanın kisitlayiciliginin ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için gereken çabanın , Allah’ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede kozanın kisitlayiciligindan kurtulduğu anda onun uçmasını sağlamak için seçtiği bir yol olduğuydu. Bu gerçeği öğrendiğinde , hayat boyu unutamayacağı bir şey de öğrenmişti: Bazen , hayatta tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey , çabalardır. Eğer Allah , hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi , o zaman , bir anlamda sakat kalırdık . Olabileceğimiz kadar güçlenemezdik o zaman . Ve asla uçamazdık..

Çocuksu mutluluğu yakalayabileceğiniz neşeli hafta sonları...

LUNAPARKLAR...

Eski zamanlardan bugüne insanların eğlence anlayışları içinde vardır lunaparklar...Günümüzde evrim geçirmiştir.Elle ve bilek gücüyle çalışan oyuncaklar,şimdi elektrikle birlikte daha da modernleşmiştir...
Atlıkarıncası,Gondolu,Balerini,Ahtapotu,Dönme dolabı,Çarpışan arabalarıyla renkli mutluluğu yakalayıp,coşabileceğiniz bir mekandır...Tavsiye ederim:)))